25.02.2007

OĞUL NEDİR ENGELLEME VE YAKALAMA YÖNTEMLERİ

OĞUL NEDİR?Koloni olarak yaşayan arılar yine koloniler şeklinde bölünerek çoğalır. Bu bölünme bir kısım arının, ana arıyla birlikte kovanı terk etmesiyle oluşur. Koloninin bu şekilde bölünmesine oğul çıkarma denir. Kovanı terk eden yeni koloni ise oğul arısı şeklinde isimlendirilir. Oğul mevsimi arıcının arılıkta en yoğun çalıştığı dönemlerden birisidir. Bu süre içinde kovanların kontrolü iyi yapılmalı ve günün belirli saatlerinde muhakkak arılıkta bulunmaya dikkat edilmelidir.İlkbaharda süratle çoğalan ve artık kovana sığamayan arı kolonisi oğul çıkarma hazırlıklarına başlar. Özellikle bal kaynaklarının çok olduğu ve mevsimin de müsait olduğu senelerde bu olay çok sık görülür. Oğul mevsimi genelde Mayıs ayının başından Haziran ayının ortalarına kadar devam eder. Bu dönemin başlangıcı ile bitişi iklim, hava ve coğrafi şartlara göre değişir. Nektar akımının doruğa çıktığı büyük bal toplama mevsiminin başlamasıyla oğul mevsimi de sona ermiş olur.Koloninin oğul çıkarma hazırlığına başladığının en önemli işareti kuluçkalık çerçeveleri üzerinde görülen ana arı memeleridir. Normalde her kovanda bir tane ana arı bulunur ve bu ana arı başka bir ana arı ile karşılaştığında aralarında ölümüne bir savaş başlar. Kovandaki ana arı, işçi arılar tarafından yapılan yeni ana memelerine bile tahammül edemez ve tahrip etmeye çalışır. Ama oğul mevsiminde işçi arılar yeni ana arı üretmek için peteklerin alt kısımlarında, yüksük şeklinde ana arı hücreleri yaparlar ve ana arının bu hücreleri tahrip etmesini engellerler.
Buna sinirlenen eski ana arı yumurtlamayı ve beslenmeyi bırakır. Zayıflayarak uçmaya hazır hale gelir. Havanın müsait olduğu bir gün yanına bir kısım işçi arıyı da alarak kovanı terk eder. Ana arı çevrede müsait bir ağaç dalına konar. Kendisini takip eden diğer arılar da üst üste konarak küme şeklinde bir salkım oluşturur. Salkım şeklindeki oğul arısı arıcı tarafından usulüne uygun şekilde alınarak yeni bir kovana konur.
Mevsimin müsait olduğu zamanlarda ikinci, üçüncü, hatta altıncıya kadar oğul çıkabilir. Fakat çıkan her oğul kovan nüfusunun azalması ve kovanın gücünü yitirmesi anlamına gelir. Bal verimini yüksek tutmak isteyen arıcı doğal oğul çıkışını engellemek zorundadır. Hiç değilse ilk oğuldan sonra çıkan oğullara izin vermemek gerekir. Çünkü oğul sayısı arttıkça, çıkan oğulların nüfusu azalır. En son çıkan oğullar çoğunlukla kendilerine kışın yetecek besin ve nüfus sayısına ulaşamazlar. Arıcının bu kovanlara bakması gerekir. İlk çıkan oğulun anası çiftleşmiş olduğu için döllüdür ve hemen yumurtlamaya başlar. Fakat daha sonra çıkan oğulların genç anaları çiftleşmedikleri için, doğumlarından 5 ya da 6 gün sonra döllenme uçuşuna çıkarlar.
OĞUL YAKALAMA Her ne kadar kovandan doğal oğul çıkması modern arıcılık tekniklerine aykırı olsa da, zaman zaman çeşitli nedenlerle doğal oğul çıkışı engellenemez. Oğul genellikle saat 9–12 arasında çıkar. Yazın sıcak günlerinde daha geç saatlerde çıktığı da görülür. Kovandan çıkan ilk oğullar anaları yaşlı olduğu için uzağa uçamaz, bu yüzden nispeten arılığın yakınına ve alçak yerlere konarlar. İkinci, üçüncü ve daha sonraki oğullar ise anaları genç olduğu için daha uzaklara uçma ve yükseğe konma eğilimindedirler. Hatta bazen bu oğullar hiç konmayarak doğrudan yeni yuvalarına doğru uçabilirler. Oğul çıkmaya başladığında arıların konmasını sağlamak için çeşitli yöntemler uygulanır. Teneke çalmak, iki taşı birbirine vurmak, arıların üzerine toprak atmak gibi. Bu yöntemlerin doğru olduğunu savunanlar olduğu gibi sakıncalı olduğunu iddia edenler de vardır. Bizim de uygulayıp başarılı sonuç aldığımız yöntem, çıkan arıların üzerine su serpmektir. Süpürgeyle ya da başka bir yöntemle üzerine su serpilen arılar yağmur yağdığını zannederek, kısa zamanda toplanmaya başlarlar.Çıkan arı eğer kümelenmek için bir yer bulamazsa uzaklara uçar gider. Bunu engellemek için eğer arılık ve çevresinde ağaç yoksa önlem olarak yere ağaç dalları dikmek gerekir. Oğul kümesinin alçak ve daha rahat alınabilir yerlere konmasını sağlamak için, konmasını istediğimiz yere oğul otu (melisa) ya da piyasadan alacağımız oğul kokularından sürmek faydalıdır. Oğul koymayı düşündüğümüz kovanı daha önceden hazırlamak gerekir. Arı kolonisinin sağlıklı olarak yaşayabileceği özelliklere sahip kovana temel petek takılmış çerçeveler konur. Eğer mümkünse 1-2 çerçevenin kabarmış petek olması çok iyi olur. Çerçeveler arasında 2 cm boşluk bırakılır. Bu kabarmış peteklere bal ya da şeker şerbeti sürülürse, arının kovana girmesi ve orayı yuva olarak kabul etmesi daha kolay olur. Eğer mümkün değilse oğul kokusu sürülmüş bir parça pamuk kovan içine bırakılır. Oğul çıkıp bir yere konduktan sonra zaman geçirmeden, kovana alma çalışmalarına başlamak gerekir. Çünkü belli bir zaman yerinden alınmayan arılar yeni yuvalarına doğru uçarak giderler. Oğulun konduğu yer çok güneş altıysa muhakkak üzerine temiz bir bez örtülerek gölge yapmak gerekir.Oğulun konduğu yer alçaksa kovan doğrudan arıların yanına götürülür, arılarla kovan arasına bir bez serilir, arka taraftan duman verilerek arıların bez üzerinden yürüyerek kovana girmeleri sağlanır. Arıları yönlendirmeyi kolaylaştırmak için bir kaz tüyü ya da arıcı fırçasıyla arılar kovana doğru hafifçe süpürülür. Kovandaki balın ya da balmumunun kokusunu alan arılar bir sürü gibi kovana girmeye başlarlar. Arılar bir kaç metre yükseklikte bir yere konmuşsa, yere genişçe bir bez serilir. Kovan sehpa ya da iskele gibi bir yüksekliğin üzerine konularak arıların altına getirilir. Ya da mümkünse bir kişi kovanı kaldırarak tutar. Dal sert bir silkelenir ve arıların toplu bir şekilde kovanın içine düşmeleri sağlanır.Kovan yere, bezin üzerine konur ve havada uçuşan diğer arıların da kovana girmesi beklenir. Ana arı kovana girince diğer arılar hiç nazlanmadan yeni yuvalarına girerler. Arıcı kovan etrafındaki arıların hareketlerini takip ederek ana arının girip girmediğini anlayabilir. Eğer arılar tekrar sürü halinde dalda kümelenmeye başlıyorsa buradan ana arının kovanda olmadığı anlaşılır. Bir de ana arı kovana girince, kovan etrafındaki arılar iğnelerini gökyüzüne doğru çevirip kanat çırparak vızıldamaya başlarlar. Havada uçuşan arılar bu hareketi görünce kovana girmeye başlarlar. Oğulun konduğu yer yüksekte bir ağaç dalı ise, sakıncası yoksa arıları sarsmadan dal yavaşça kesilir. Kovanın önüne genişçe bir bez serilir, bezin bir kenarı kovan giriş tahtasının üzerine doğru konur. Dal yavaşça bezin üzerine silkinir ve bezin üzerine bırakılır. Arılar sürü şeklinde kovana girmeye başlarlar.
Dal kesilemeyecek şekildeyse, uzunca bir sırığın ucuna bir teneke ya da oğul torbası bağlanır. Tenekenin içine bir parça ballı petek yerleştirilir. Teneke uzatılarak arıların altına getirilir, başka bir sırığın yardımıyla ya da merdivenle ağaca çıkarak, dal kuvvetlice silkinir. Teneke veya oğul torbası aşağı indirilerek kovana boşaltılır. Arıların hepsi alınamadıysa bu hareket bir kaç kere tekrarlanır. Anaarının kovana girdiği anlaşılınca kovanın üzeri kapatılır.
Bir başka pratik oğul yakalama yöntemi ise şudur: Eski bir sapsız sepet oğulun üzerine dikkatlice konur, alttan yavaş yavaş duman verilir. Arılar genellikle kapalı ve karanlık yerlere girme eğiliminde olduklarından üstlerine konmuş olan sepetin içinde toplanırlar. Bütün arılar sepete girdikten sonra fazla sarsmamaya dikkat edilerek, sepetin üzeri kapatılır ve arılar yeni kovanlarına konur. Bu yöntem özellikle arılıktan çok uzak mesafeye konmuş olan oğulları yakalayıp geri getirmek için pratiktir.Arılar kovandan oğula çıkarken kursaklarını balla doldururlar, bu yüzden oğul arıları sakindir ve kolay kolay sokmaz. Bu sayede arıcı rahat rahat çalışabilir. Oğul yerleştirilen kovan daimi yerine konur ve mümkünse üzeri örtülerek serin kalması sağlanır. Ertesi gün çıtaların arası normal durumlarına getirilir. Arıların zapt etmediği çerçeveler alınarak kovan bölme tahtasıyla bölünür.
OĞUL ENGELLEME YÖNTEMLERİ Bir arı kolonisinin oğul çıkarma arzusunun nedenleri bilinirse, bunu engellemenin yöntemleri de kendiliğinden ortaya çıkar. Bu nedenler kısaca şunlardır:
1) Arı nüfusu kovan içinde çok sıkıştığı zaman oğul çıkararak bu sıkışıklıktan kurtulmak ister. İçerideki sıkışıklığın en büyük göstergesi ise özellikle günün sıcak saatlerinde arıların uçma tahtasının üzerinden aşağıya salkımlar oluşturarak sarkmalarıdır. Bu o kovanın oğul çıkarma eğiliminin ilk işaretidir.
2) Kovan içi havalandırma çok iyi değilse ya da kovan kızgın güneş altında bulunuyorsa arılar içeride bunalır ve oğul çıkarma eğilimine girer.
3) Ana arının yumurtlama alanlarının bitmesi. Ana arı petekler üzerinde yumurtlayacak boş hücre bulamıyorsa kovan yine oğul eğilimine girer.
4) Oğul çıkarma eğilimi o arı ırkının kalıtımsal bir özelliği olabilir. Bu tür bir özelliği olan arı ırkı kolayca oğul çıkarma eğilimine girer.Arı kolonisinin oğul çıkarma eğilimini engellemek için alınması gerekli önlemler ise şunlardır:
1) İlkbaharda hızlı kuluçka faaliyeti sonucunda nüfus iyice arttığı için, arılar kuluçkalıkta sıkışmadan ballıkların konulması gerekir.
2) Havaların iyice ısınmasıyla birlikte arıların kovana rahatça girip çıkmalarını sağlamak ve kovan içi havalandırmaya yardımcı olmak için, kovan giriş delikleri sonuna kadar açık hale getirilir. Kovan kızgın güneş altında bırakılmaz gölge altına koymak mümkün değilse, üzeri dal, çalı, ot vesaire ile örtülür.
3) Çok hızlı gelişen ve oğul çıkarma eğilimine gireceği anlaşılan kovanlardan kapalı gözlü yavrulu çerçevelerden alınarak zayıf kovanlara verilir, böylece koloninin çok hızlı gelişmesi yavaşlatılmış olur.
4) Ana arıya yumurtlayacak boş alan sağlanır. Eğer kuluçkalıktaki çerçeveler aşırı yavru ya da aşırı bal depolama yüzünden bloke olmuşsa, bunlar alınarak yerine boş çerçeveler konur. Böylece ana arının rahatlıkla yumurtalarını bırakacağı alanlar sağlanmış olur. Eğer çerçeveler bal yüzünden bloke olmuşsa, bunların yerine kabartılmış petekli çerçeve koymamak gerekir. Çünkü arılar bu çerçeveleri de hemen bal ile doldurarak ana arının yumurtlamasına imkan vermezler. Kılavuz petekli çerçeve takılırsa, petekler kabartıldıkça ana arı yumurtasını koyma imkanı bulur.Ana arıya bol yumurtlama alanı açmak için kuluçkalıktaki üzeri sırlanmış yavru gözlü çerçevelerden 4–5 tanesi alınarak yerine kılavuz petek takılmış çerçeve konur. Yavrulu petekler ise ballığın ortasına yerleştirilir. Böylece kuluçkalıkta ana arıya yumurtlayacak geniş bir alan yaratılmış olur. Eğer kuluçkalıkla ballık arasına ana ızgarası konursa ana arı üst kata çıkıp yumurtlayamayacağı için, kapalı gözlerden yavrular çıkmaya başladıktan sonra arılar üst kattaki boş peteklere hemen bal doldurmaya başlar.
5) Kuluçkalıktaki çerçeveler haftada bir kontrol edilerek varsa ana arı yüksükleri imha edilir. Ana arı yüksüklerinin yapılmış olması kovanın illaki oğul çıkaracağı anlamına gelmez. Bu yüzden içinde yumurta bulunmayan hücreleri bozmak için zaman harcanmamalıdır. Eğer bu yüksüklerin içine yumurta ve arı sütü bırakılmışsa bu oğul hazırlığının en önemli işaretidir.Bu yüksükleri imha ederken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi de, kapalı olup olmadıklarıdır. Henüz kapatılmamış üzeri açık olan yüksükler rahatlıkla imha edilebilir. Fakat eğer kapalı ana arı yüksüğü varsa bu o kovanın oğul çıkardığı anlamına gelir. Bu yüzden bütün yüksükleri imha etmek o kovanı ana arısız bırakmak demektir. Kapalı yüksükler görüldüğünde bunlardan 1-2 tanesini seçerek bozmadan bırakmak gerekir. İri, gösterişli ve üzeri pütürlü olan ana memeleri tercih edilmelidir.
Oğul vermek amacıyla yapılan ana arı yüksüklerinin sayısı genelde 10–15 kadardır. Ana arıyı değiştirmek için yapılan yüksükler ise 2–4 tane civarındadır. Oğul için yapılan yüksükler, ana arıdan gizlemek için çerçevelerin dip taraflarında, gizli köşelerinde bulunur. Ana arıyı değiştirme amacıyla yapılan yüksükler ise çerçevenin ortasında, kuluçkanın bol olduğu alanlarda yer alır.
İlk çıkan oğulun hangi kovandan çıktığı görüldüyse, diğer oğulları engellemenin en pratik bir yolu da şudur: Ana kovan yerinden kaldırılıp arılıkta başka bir yere taşınarak, oğul arısı ana kovanın yerine konur. Böylece dışarıdaki tarlacı arılar da oğul kovana dâhil olarak koloniyi çok güçlü bir hale getirirler. Tarlacı arılarını kaybettiği için nüfusu iyice azalan ana kovan ise oğul çıkarmaktan vazgeçer.
6) Bazı arılar ırk özelliklerinden dolayı oğul çıkarmaya daha kolay eğilim gösterirler. Bu yüzden oğul eğilimi daha düşük olan ırklarla çalışmak gerekir. Her arıcı kendi arılığındaki oğul çıkarma eğilimi düşük olan kovanları belirlemeli ve bu kovanlardan ürettiği ana arıları diğer kovanlara vererek, kendi arılarının oğul çıkarma eğilimini en düşük seviyeye getirmelidir. Oğul çıkarma eğilimi yüksek kovanların ana arıları ve erkek arıları fırsat buldukça imha edilmelidir.
7) Hızla gelişen kolonilerden suni oğul almak doğal oğul çıkışını engelleyen en önemli uygulamalardan bir tanesidir.
SUNİ OĞUL ALMA Oğul mevsimi yaklaştığında, doğal oğul çıkışını beklemeden arıcı tarafından alınan oğula suni oğul denir. Suni oğul iki nedenden dolayı alınır. Birincisi büyük oğul mevsiminde hızla gelişen kovanın gelişme hızını azaltarak doğal oğulun çıkışını engellemek için. İkincisi ise kovan sayısını artırmak için. Sebebi ne olursa olsun, suni oğullar iyi huylu, çalışkan, sokucu olmayan, kolayca oğula meyletmeyen ve diğer üstün niteliklere sahip kovanlardan alınmalıdır. Suni oğulun doğal oğula göre en büyük avantajı, oğul alma zamanına arıcının kendisinin karar vermesidir. Doğal çıkan oğul arısının zamanı önceden kestirilemez ve bazen arıcı arılıkta değilse bu arı kaçar gider. Ya da çok yüksek bir yere konan doğal oğulu almak için saatlerce uğraşmak gerekebilir. Suni oğulu artık soğukların bittiği ve doğal oğul mevsimine yaklaşık 15–20 gün kaldığı zamanlarda alırsak en verimli sonucu elde ederiz. Suni oğul alınmış kovanların beslenmesine özel bir önem vermek gerekir. Genel olarak suni oğul alma uygulamasında iki ana yöntem vardır:
1) Bölme Oğul: Bölme oğulda bir arı kovanın gücü ikiye bölünür. Oğul mevsiminin yaklaştığı günlerde üstün ırk özelliklerine sahip olan ve kuluçkalığı iyice dolmuş bir kovandan suni oğul alımına gidilir. Sıcak bir günde ikindiye doğru kovan açılarak, yavrulu, ballı ve polenli çerçevelerden 4–5 tanesi oğul olarak bölünecek kovana arılarıyla birlikte konur. Bu şekilde suni oğul alındığı zaman ana arı ya ana kovanda, ya da oğul olarak ayrılan kovanda kalır. Bu sırada arıcının ananın hangi kovanda kaldığına dikkat etmesi ve anasız kalan kovanın bir an önce anaya kavuşturulması çalışmalarına başlaması gerekir. Anasız olan kovan eğer uygun yumurta ve larvalar varsa kısa zamanda ana memelerini yaparak yeni anaya sahip olur. Eğer elde varsa yedek ana arı verilebilir ya da başka bir kovandan ana arı memesi kesilerek anasız kovana verilebilir. İyi beslenirse bölünen her iki kovan da kısa zamanda gelişir.
2) Devşirme Oğul: Bu uygulama da ise birden fazla kovandan alınan arı ve peteklerle yeni bir kovan yapılır. Bu yöntemin avantajı az sayıda çerçeve alındığı için anaç kovanı zayıflatmayışıdır. Devşirme oğul iki veya daha fazla sayıdaki kovandan alınabilir. Çeşitli yöntemlerle devşirme oğul alınabilir:
a) İki veya daha fazla kovandan birer ikişer ballı, polenli, yavrulu ve arılı çerçeveler alınarak boş bir kovana konur. Arı birleştirme esansı kullanılarak arıların kavga etmeleri önlenir. Bu uygulamada ana arının ana kovanda kalmasına dikkat etmek gerekir. Yeni kovana bilinen usullerle yeni ana arı verilir.
b) Bir kovandan 4-5 yavrulu petek alınır fakat üzerindeki arılar silkinir. Petekler boş bir kovana yerleştirilir. İkinci ana kovan başka bir yere götürülür ve onun yerine içine petekleri koyduğumuz yeni kovan konur. Böylece anaç kovanın dışarıda çalışmaya giden arıları yeni kovanda çalışmaya başlarlar. Bu yöntemde ana arının yanlışlıkla oğula verilmesi ihtimali yoktur. Bu yöntemde yavrular bir kovandan, arılar başka bir kovandan alınmış olur. Bilinen yöntemlerle kısa sürede ana arı vermek gerekir.
c) Boş kovana suni petek takılmış çerçeveler konur. Anaç kovan yerinden kaldırılır ve yerine boş kovan konur. 4-5 çerçeve arı ana arıyla birlikte yeni kovana silkinir. Yer değiştirildiği için ana kovanın dışarıdaki işçi arıları da oğul kovana tabi olurlar. Ana kovana kısa sürede ana arı verilir ayrıca oğul arıyı da güzelce beslemek gerekir.

21.02.2007

FORMİK ASİT HAZIRLAMA

Detaylı bilgi.http://www.halilbilen.blogspot.com/

ANA ARI ÜRETİM YÖNTEMLERİ


ANA ARI ÜRETİM YÖNTEMLERİ:
Bal arıları, kovan içi ve dışında gelişen ve kendilerini zorlayan koşulların etkisi ile doğal olarak ana arı yüksükleri yaparak yeni ana veya ana arıları yetiştirirler.Ana arı üretiminde çeşitli nedenlerle yaptıkları bu yüksükler kullanılabileceği gibi, koloniler doğal yüksük yapmaya zorlanabilir.Teknik arıcılıkta arzu edilmemesine rağmen halen ülkemizde koloniler ana arı ihtiyacını tamamen bu yolla karşılamaktadırlar.

DOĞAL YOLLA ANA ARI ÜRETİM YÖNTEMi:
Ana arısını çeşitli nedenlerle kaybetmiş koloni, yeni bir ana arı üretebilir. Eğer koloni ana arısını yeni kaybetmişse işçi arılar larvaların bulunduğu petek gözünden bir veya bir kaçını genişleterek örmeye başlarlar.16 gün sonra bu gözlerden ana arı yetişerek çıkar.Arıcı bunlardan yararlanarak ana arıları değiştirir.
Bir kovanın en önemli farkı ana arıdır. Ana arı genç, sağlıklı, iyi çiftleşmiş ve üstün vasıflı olması arıcılıkta ve her çeşit arı ürünü üretiminin de artmasında en önemli etkendir.Ana arı üretimi ve satışı özel bir arıcılık dalı olarak geliştirilmektedir.
Ana arısı kaybolan koloniler derhal yeni bir ana arı yapmazlarsa veya yapıldığı halde başarısızlıkla sonuçlanırsa kovanda yeni bir larva bulunmadığından ikinci bir üretim söz konusu olmaz ve koloni gücünü kaybederek kısa sürede söner.
Böyle durumlarda üreticilerce yumurtalı çerçevelerin verilmesi ile ana arı üretimi yeniden başlatılabilir.Ancak gerek larva döneminde ve gerekse yetiştikten sonra ana arının beslenmesini sağlayan arı sütünün salgılanması için 15 günden az yaşamış genç işçi arıların bulunması gerekir.
Ana arısı verimsiz veya sakat olan kolonilerde ana arı üretimi gerekli faktörler bulunduğu için daha kolay yürütülen bir işlemdir.Ana arı üretimi gerçekleştikten sonra eski ana arı bir grup arı ile kovanı terk eder. Buna baş oğul denir.Koloninin zayıf kaldığı durumlarda ise oğul vermeye izin verilmez ve ana arı öldürülür.Arı yetiştiricileri kendi gereksinimlerini karşılamak amacıyla koloninin doğal ana arı üretme özelliğinden yararlanarak küçük çapta bir ana arı yetiştiriciliği uygularlar.Genel olarak uygulamada güçlü bir koloninin ana arısı alınır ve kovanda ana arı yüksükleri yaptırılır.Krizalit dönemine geçişten sonra çerçevelerden kesilen bu yüksükler ya doğrudan anasız kovanlara veya çiftleştirme kovanlarının her birine birer yüksük olmak üzere yapıştırılır.

YUMURTALI ÇERÇEVE VERMEK:
Petek gözlerinde günlük yumurta bulunan bir çerçeve anasız kovana verilerek, anasız kovan analandırılır. Bu şekilde verilen petekler işçi arılar tarafından birkaç tane işçi arı gözü çevrilir ve ana arı verilir.
Bu yolla analandırmada çerçeve verildikten sonra koloniye şurupla veya çiçekle beslemek ve de fazla rahatsız etmemek gerekir. Çerçeveyi arılığın en çalışkan, kuvvetli ve genç anaya sahip kovanından almak, çok iyi sonuç verir.Bu verilen yumurtaların 24 saati geçmemesi gerekir.Arıya yardım olsun diye bazı petek gözlerinin etrafını açmak ana arı memesi yapmasını kolaylaştırır.Bu şekilde elde edilecek arıların meydana gelecek işçi arı neslinin, nektar veya polen toplamaya başlaması için 65 günlük bir süre gerektiği unutulmamalıdır.

ANA ARI GÖZÜ VERMEK:
Bu yöntemle daha kısa sürede analandırılabilir.Kapalı ana arı gözü derince bir petek parçası ile birlikte keskin bir bıçakla petek üzerinden kesilir.Bu göz derhal anasız koloninin çerçevelerinin orta kısmına, üst tarafa gelecek şekilde yapıştırılır. Şuruplama yapılır ve koloni fazla rahatsız edilmez.Gözler kesilerek veya çerçeveyle verilir. Kesilecek gözleri seçerken, irice ve ana arısı yakında çıkacak durumda olanların seçilmesine özen gösterilmelidir.Gözlerin uç kısmı koyu kahverengi veya kırmızımtırak renkte olması gözlerden çıkacağını gösteriyor.Koloniyi analandırmak için iki çeşit yöntem vardır.Bunlar; 1.Oğul vermek için hazırlanmış gözler. 2.Ana arı yenilemek için hazırlanmış gözler. 3.Anasız kolonilerden yapılan yüksüklerden yararlanma.

OĞUL VERMEK İÇİN HAZIRLANMIŞ GÖZLERDEN YARARLANMA:
Koloninin çoğalma içgüdüsü oluşturduğu, ana arının gözleri çıkışa birkaç gün kala diplerinden kesilerek bulundukları çerçeveden alınırlar.Bunların her biri analandırılacak kolonilere verilir.Kesilen gözler yavrulu çerçeveler üzerinde sırlanmış ya da sırlanması yakın olan yavru gözleri üzerine tutulması, ananın kabul ihtimalini arttırır.Oğul verme mevsiminde, oğul vermeye hazırlanan koloninin yoğunluğu ve yavru miktarı çok yüksektir.Bu koloniler bol miktarda nektar ve polen taşımaktadırlar.Oğul döneminde koşullar genellikle çok fazla miktarda arısütü üretimine uygun olduğu için ana arı olarak yetişerek larva çıkıştan itibaren yeterli bir beslenmeye alınırlar.Koloniye verildikten sonra çıkışını terkibinden döllenmeye ve yumurtlamaya başlayıncaya kadar takip edilir.

KOLONİ ANASINI YENİLEMEK İÇİN HAZIRLAMIŞ OLDUĞU GÖZLERDEN YARARLANMA:
Arılar doğal olarak yaşlanan ana arılarını yenilemek için kovanda ana arı memeleri yaparlar. Bunlar oğul vermek üzere yapılan memelerden kolaylıkla ayırt edilir.Çünkü,oğul vermek üzere oluşturulan memeler petek üzerine uzanmış olup, sayıları 1,30 kadardır.Ana yenilemek için yapılmış olan memeler ise petek kenarlarında yer almakta olup 1-5 kadardır. Ana yenilememeleri kovandan çıkarılması, koloninin sık sık ana arı memesi yapmasına neden olur. Bu aktivite, koloni yeter kuvvete, kaldığı sürece, yeni ana yumurtlayıncaya kadar sürer. Eğer koloni kuvvetli ve polen, nektar durumu elverişli ise, bir koloniden, bir kaç günde olgunlaşmış ana arı gözü alınabilir. Bütün gözleri çıkartacak olursak koloni, yeni ana gözü yapmaya devam eder. Yaşlı ana bu gözleri imha etmez. Yeni çıkmış ana bütün gözleri gözden çıktıktan sonra imha eder. Ana arı gözünün yapımında belli bir gün sonra gözden çıkmaya başlar. İlk çıkan ana diğer anaların çıkmasına izin vermez. Bunun için ilk olan gözler alınarak diğer gözlerin çıkmasına izin verir.

ANASIZ KOLONİLERDE YAPILAN YÜKSÜKLERDEN YARARLANMA:
Ölüm veya kaybolma gibi çeşitli nedenlerle bazen bir koloni anasız kalabilir.Ayrıca verimsiz, yaşlı veya sakat bir ana arı arıcı tarafından alınarak anasız bırakılır.Ya da anasız yapay oğullar oluşturulur.Arılar anasız olduklarını anlar anlamaz mevcut arı gözlerindeki yavrulardan veya larvalardan yararlanarak ana arı yüksükleri üretirler.Veya genç larvalı transfer yapılır, petekler verilir.
Ana arı üretmek için doğal yüksüklerin kullanılması yetiştirici kolonilerin uzun bir süre anasız kalmalarına yol açar.Ana arı üretimi kontrollü yapılmalıdır.

KOVANDA ANA ARI HÜCRELERİNİN GELİŞTİRİLMESİ:
KOVANDA DOĞAL ANA ARI HÜCRELERİNİN GELİŞTİRİLMESİ:

Ana arının salgı bezlerinden salgıladığı ana arı feromonu denilen ve yeni bir ana arının üretilmesini önleyen maddeye rağmen kovanda bazı işçi arılar ana arı hücresi yaparlar.Bu olay, ana arının sindirme ve kontrol çalışmalarının koloni fonksiyonları üzerindeki önemli etkiye sahip olmasına rağmen işçi arıların bireysel girişimleri ile ile ana arı yetiştirmek amacıyla seçtikleri larvaları özel beslemeleri olayıdır.Kontrol etkisine sahip salgı,ana arının diğer fizyolojik fonksiyonları ile bir korelasyon halinde etkisini gösterir.İşçi arıların ana arı yapma isteği kısa süreler dışında tamamen bastırılarak yok edilemez.Dolayısıyla ana arı hücresi yapımı beklenilmeyen durum değildir.
Doğal olarak kolonide ana arı hücresi geliştirildiği 3 hal durumunda görülür:Oğul mevsiminde oğul verme isteği hali;veya herhangi bir nedenle ana arının kaybı ve ana arının başarısızlığa uğraması halleridir.Bunlar:Oğul içgüdüsü(1);Ana arı değiştirme iç güdüsü(2);ve acil ihtiyaç veya yaşamsal içgüdü(3)dür.

OĞUL İÇGÜDÜSÜ:
Ana arının fonksiyonları çok iyi olduğu halde, koloni populasyonunun çok artması canlı materyalin kontrolünde bazı aksamalara yol açar. Koloni populasyonunda ki bu artış, oğul verme içgüdüsünün harekete geçmesiyle oğul mevsimi boyunca peteklerin alt kenarlarında ana arı hücresi yapılarak geliştirilmesine neden olur.
Ana arı hücrelerinin yapılmasında, ana arının yaşlı olması ve oğul verme içgüdüsü hazırlayıcı nedenlerdir.Oğul mevsiminde ana arı temel yüksüğü şeklinde geliştirilen oluşumlara yaşlı ana arıların yumurta bıraktığıda görülebilir.Kısa süre sonra bu temeller üzerinde ana arı hücrelerinin şekillendiği ve büyütüldüğü bilinir.Oğul mevsiminde geliştirilen ana arı hücrelerinin sayısı koloninin gücüne ve soy karakterine göre değişir.

ANA ARI DEĞİŞTİRME İÇGÜDÜSÜ:
Ana arının yaşlanmasını, fizyolojik fonksiyonlarının zayıflamaya başlaması veya ana arının hafifçe yaralanması gibi bir nedenle strese girmesi halinde; kolonide ana arıyı değiştirme yönünde faaliyet başlar. Ana arıyı değiştirmek amacıyla geliştirilen ana arı hücreleinin sayısı oğul verme içgüdüsüyle yapılan hücrelerden daha azdır.Hücrelerin geliştirildiği yerler bakımından da farklılıklar vardır.Oğul verme amacıyla peteğin alt kenarlarında ve çok sayıda hücre geliştirildiği halde ana arı değiştirilmek üzere geliştirilen hücreler daha az sayıda ve peteğin genellikle yan yüzlerindedir.

ACİL İHTİYAÇ İÇGÜDÜSÜ:
Yaşamsal içgüdü ile arılar, ana arının kaybı veya sakatlanması hallerinde acil ihtiyaçtan ana arı hücreleri geliştirirler.Kontrol mekanizmasının gerektiği gibi yapılmadığı bazı kovanlarda veya ana arının yerinin değiştirildiği kovanlarda arıların içgüdüsel olarak ana arı hücreleri geliştirdiği görülür. Bu acil ihtiyaç hücreleri için önceden bir hazırlık olmaması nedeniyle daha çok peteğin yan yüzlerinde bulunan genç larvalardan ana arı hücreleri geliştirilir.Larva etrafındaki petek gözü genişletilerek hücre temeli oluşturulur, larva özel beslemeye alınır ve ana arı yetiştirilir.Hemen hemen bütün arcıların uyguladığı, ilkbaharda 8-10 çerçeveye gelmiş kolonileri iki veya üçe bölerek arı çoğaltma yoluna başvurmaları ve yapılan bu ana arısız bölmelerin kendi başına ana arılar geliştirmesi, koloninin acil ihtiyaç içgüdüsü ile ana arı hücresi geliştirmesine bir örnek teşkil eder.

DOĞAL OLARAK YETİŞEN ANA ARILARIN KALİTESİ:
Doğal oğul verme eğilimi sonucu geliştirilen hücrelerden çıkan ana arılar çok iyi kalitelidir. Çünkü koloni populasyonu çoğalarak doğrudan bu konuda üretim çabasına girmiştir. Ayrıca oğul mevsiminde erkek arılar çoğalmış; polen ve nektar akışı bol, oğul vermek için genel şartlar çok uygun haldedir. Buna rağmen doğal olarak ana arı yetiştirme, istenmeyen bir yöntemdir. Çünkü bu yolla yetiştirilen ana arıların kullanılması ilerde oluşan kolonilerde oğul verme eğiliminin artmasına neden olmaktadır. Oğul verme eğilimi artan koloniler yeteri kadar güçlenmeden oğul verme hazırlığına başlamaktadır. Ayrıca doğal olarak ana arıların yetişme sürecinde kolonide ana arının yumurtlamayı kesmesi sonucu çoğalmanın durması ve ürün kayıplarına neden olmaktadır.
Doğal içgüdüsel olarak veya ana arı değiştirme amacına yönelik olarak geliştirilen ana arı hücrelerinden çıkan ana arılarda kolonide önceden tasarlanması nedeniyle iyi kalitelidir. Bunun yanında koloninin içine düştüğü bir olumsuz koşuldan kurtulmak için acil ihtiyaçtan çok değişik yaşlardaki larvalarda geliştirilen ana arı hücrelerinden çıkan ana arılar ise kalitesizdir.
Ana aırnın kaybedilmesi, yerinin değiştirilmesi veya kazaya uğraması gibi acil hallerde doğal olarak geliştirilen ana arı hücrelerinden çıkan ana arılar iyi kalitede değildir. Çünkü bu hücrelerin geliştirilmesinde başlangıç materyali olan larvalar çok değişik yaşlardadır. Bunun iyi bilinmesi sonucu arıların büyük bir bölümü bu yolla yetişen ana arıları kullanmaktadır. Bu durumda çok değişik yaşlardan larvalar ana arı olmak üzere beslemeye alınarak ana arı hücreleri geliştirilmektedir. Bu yolla yetişen ana arılar kesinlikle kullanılmamalıdır.

SELEKSİYON VE DAMIZLIK SEÇİMİ:
Planlı bir ana arı yetiştirme programında ana arılar, kesinlikle yeni yetişen ana arıların yumurta ve larvalarından üretilmemelidir. Ana arı kovanın anasıdır ve sahip olduğu kalıtsal özelliklerini kolonisine aktarır.Çiftleşme sırasında erkek arılardan kazandığı özellikleride kendi özellikleri ile kombine ederek işçi arılara verir. Bir bütün olarak koloninin performansı, ana arısı ile çiftleştiği erkek arıların genetik yapısına bağlıdır.
İşçi arıların kalıtsal özellikleri arıcıya koloninin değeri olarak yansır.Kendi ana arısını doğal olarak üreten arıcının üretim programında, yeniden analandıracağı kovanlar için ürün üretme potansiyeli yüksek olan kovanlardan ana arı yetiştirmek olmalıdır. Ana arı üretim materyalinde ekstradan küçük bir seleksiyon yapmak meydana gelecek yeni kolonilerin performansında çok şey kazandıracaktır.
Kolonilerine verim kayıtlarına sahip arıcı bu seleksiyonu ustalıkla yapar. Arıcılar genelde bal verimi ile ilgilenirler. Bal verimi kolayca tespit edilebilir. Fakat bunun yanında gerçek anlamda damızlık seçiminde ölçülebilen ana arının yumurtlama kapasitesi, işçi arıların ömür uzunluğu, koloni çalışkanlığı oğul verme eğilimi, hastalıklara dayanıklılık, hırçınlık ve depo besinini ekonomik kullanma gibi özelliklere de bakmak gerekir.
Bal verimine göre, her yıl %5-10 kadar koloni seçerek gelecek yılın damızlıkları oluşturur. Böylece birkaç yılda oluşturulan genetik tabandan daha detaylı kayıtlara baş vurularak ana arının yetiştirileceği ve erkek arı kaynağını teşkil edecek materyal seçilebilir.
Damızlıklar, hızlı çoğalan, çalışkan, hırçın olmayan ve bal verimi yüksek olan kovanlardan seçilir. Bunların ana arıları yumurta ve larva kaynağını oluşturur. Damızlık ana arı iki ana arı ızgarası arasında hazırlanan yumurtlama yuvasında kabartılmış bir petek hesap edilir. Ana arının 24 saat bu peteğe yumurtlaması sağlanır.Sonra dışa alınan petekte üç gün sonra arı yetiştirmeye uygun bir günlük larvalar hazır olur. Yerine başka bir petek verilir. Bu şekilde üretim süreci devam ettirilir.
Koloninin bal veriminde ana arı kadar onun çiftleştiği erkek arılarında rolü çok büyüktür. Bu nedenle ana arı üretiminde damızlık erkek arı üretim kovanlarının seçimi de önemlidir. Ana arı üretim programının başlama tarihinden 15 gün kadar önce damızlık erkek arı üretim kovanları da damızlık seçimi esaslarına göre seçilmelidir. Bu kolonilerin ürettiği erkek arı miktarını arttırmak için bal özü veya erkek arı gözü dediğimiz geniş hücrelere sahip petekler verilerek ana arıların dölsüz yumurta yumurtlaması sağlanır. Erkek arı üretimine uygun hazır peteklerin bulunmaması halinde kovanlara yarım temel petek geçirilmiş çerçeveler verilir.Bu temel peteklerin alt kısmı arılar tarafından doğal geniş gözlü petek halinde tamamlanır ve bunlara ana arılar dölsüz yumurta bırakır. Bu yolla büyük miktarda erkek üretmiş olan damızlık kovanlar ana arı çiftleşme alanlarına yerleştirilir. Ana arıların seçilmiş damızlık erkek arılarla çiftleşmesi sağlanır.
Nitelikli ana arı yetiştirmenin ilk koşulu uygun damızlık materyalinin seçimidir. Ana arı yetiştirilmek üzere kullanılacak damızlık materyalinin alınacağı koloni ya da koloniler üretiminde en az bir yılını doldurmuş ve üzerinde durulacak özellikler bakımından aynı koşullarda tutulan diğer kolonilere göre üstünlüğü kanıtlanmış olmalıdır. Damızlık seçiminde bal verimi, yumurta hızı, kuluçka alanı, petek işleri, uçuş etkinliği, yaşama gücü ve fizyolojik olarak vücut büyüklüğü, renk, dil uzunluğu, kıl örtüsü gibi morfolojik olarak da hırçınlık, yağmacılık eğilimi, oğul eğilimi, propolis toplama gibi bir takım özellikler dikkate alınır. Yukarıdaki esaslar dikkate alınarak damızlık kolonilerden ana arı üretiminde kullanılacak yumurta ve genç larva sağlanabilir. Döllenmede damızlık için erkek arılar da seçilmelidir. Ekonomik değer taşıyan ırklar içinde Kafkas, Karniyol, İtalyan esmer arılardır. Bu ırklardan Kafkas ve Karniol arıları siyah italyan arısı sarı Kafkas ve Karniol sakin İtalyan arısı hırçındır.Kafkas arısı fazla propolis taşır.
Kafkas, İtalyan ve Karniol arıları damızlık olarak seçilmiş ve seleksiyon çalışmalarına alınarak her ırkın bilinen karakterleri açısından stabil (ileri generasyonda açılma göstermeyen) nesiller edilmiştir.

ANA ARI ÜRETİM MEVSİMİ:
Ana arı yetiştirmeye erken ilkbaharda erkek arı üretiminin başladığı çevrede bol çiçeklenme olduğu ve koloni populasyonunu genişletmeye başladığı zaman çvreye bol çiçeklenme olduğu zaman başlanabilir. Bu şartlarda ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişir. Genel olarak subtropik bölgelerde şubat sonu ve mart başında ılıman bölgelerde ise Nisan-Mayıs aylarında başlanabileceği söylenir. ana arı üretim mevsiminde bakire ana arının yeterli sayıda erkek arı çiftleşmesinin garanti etmek için yörede yeterli miktarda erkek arı bulunmalıdır. Koloniler, bölgeden bölgeye değişen oğul verme periyodundan doğal ana arı gözleri yapma ve ana arı yenileme eğilimi gösterir. Ana arı üretimi ancak erkek arı üretminin durmasından önce yapılır. Subtropik bölgede Mart ayında Eylül ayına kadar yetiştirilir. Ana arı yetiştirme yöressinde en az 3.000-5.000 erkek arı olmalıdır. Çiftleşme alanında erkek arı sayısı yeterli olmadığı zaman ya ana arı üretimine son verilmeli veya erkek arı üretimini arttırmak için bazı çareler aranmalıdır. Ana arı üretim mevsiminde yörede bol miktarda polen ve nektar üreten bitkiler bulunmalıdır.
Çok değişik ana arı yetiştirme yöntemleri vardır. Ancak pratikte bu yöntemde sadece bir kaç tanesi kullanılmalıdır; Kaliteli ana arı yetiştirilmesi sağlanmalı uygulaması kolay ve verimli olmalıdır. Arıcı iyi çalışkan tekniği kullanmalıdır. Arı kontrolü olarak suni yolla üretimde esas; damızlık ailelerin seçiminden sonra bunlardan elde edilecek larvaların içlerinde bulundurdukları petek ile birlikte veya doğrudan doğruya alınıp ana arı memelerini aşılamak ana arısız bırakılmış yetiştirici ailelere vermektir.
BU sistem daha önce hazırlanmış ana arı gözlerinden bakılıp beslenen analar gelişimlerini tamamladıktan sonra çiftleşme kovanlarına nakledilirler. Çiftleşme uçuşu ile doğal olarak veya suni tohumlama ile yapay olarak döllenen analar satış için muhafaza edilirler.

BASİT ANA ARI YETİŞTİRME METODLARI:
Ana arı yetiştirmenin planlanması ve uygulanmasındaki birinci aşama; Arıların ana arı yetiştirme dürtüsünün başlama şartını yapay olarak meydana getirmektir. Sonra arıcı başarılı olmak için bütün uygulamaları kontrol altında tutmalıdır.

DEMAREE METODU:
Arıcılığı hobi olarak yapanların veya küçük arıcıların kolayca uygulayacağı bir metotdur. Metodun esası, Demaree oğul kotrol yönteminde oluşan ana arı hücrelerinin ana yetiştirmede kullanılmasıdır. Bu metodun uygulanması en az 10 çerçeveye gelmiş ve oğul vermek amacıyla ana arı hücreleri geliştirme hazırlığına başlamış kovanlarda uygulanır. Demaree metodunda ana yumurtalı ve genç larvalı bir petek ile kovanın kuluçkalık katında sol kenara konur. Yanına 9 adet boş petek veya temel petek gerilmiş çerçeve konur. Kuluçkalık üzerine ana arı ızgarası ve ballık katı yerleştirilir. 9 adet yavrulu petek ballık katına yerleştirilerek şurup ile beslenmeye alınır. Arılar ballık katında anasızlık hissiyle ana arı hücreleri geliştirmek üzere hemen faaliyete başlar.
Geliştirlen ana arı hücreleri çok iyi kalitelidir. Normalde burada oluşan ana arı hücreleri kesilerek atılmak suretiyle oğul kontrol yöntemi olarak kullanılır. Ancak ana arı yakın bir zamanda tek tek kesilerek hazırlanan ruşet kovanlara veya yapılan bölmelere dağıtılır.

TEKNİK ANA ARI YETİŞTİRME METODLARI:
Geniş kapsamlı teknik ana arı yetiştirme metodları, ticari amaçla çok fazla sayıda ana arı yetiştirme operasyonlarıdır. Ticari ana arı yetiştirme de Demaree metoduna göre daha karmaşık ve daha fazla canlı arı materyaline sahip olmayı gerektiren ve çok daha etkili metodlar kullanılır.
Bu uygulamalarda birinci aşama özel ekipmanlarla yeterli miktarda ana arı hücresi elde edilmsidir. Bu sonuca değişik araştırıcılar tarafından geliştirilen ve araştırıcı isimleriyle anılan metodlar ile ulaşılır. Bütün bu metodlarla işe damızlık ana arının seçimi ve ana arının yavru alanının ortsında hazırlanan özel yerde, istenilen peteğe, miktarda istenilen yumurta bırakmasıyla başlanılır.

ALLEY METODU:
Metod Alley tarafından geliştirildiği için onun adını almıştır. Seçilen damızlık kovanı yumrtlama yerine kılavuz petek geçirilmiş kabartılmış petekli bir çerçeve verilerek ana arının yumurtlaması sağlanır. Damızlık ana arı tarafından yumurtlanmış ve uygun yaşta larva içeren petekten seçilen larvalar petekten bir hücre genişliğinde şeritler halinde kesilir. Kesilen şeritlerdeki larvalar 18-20 saat yaşlıdır ve hücre duvarı açıklığı 5,2 mm. civarında olan işçi arı hücre kılavuz petekle üzerinde yar almıştır. İkinci aşama bu şeritleri normal çerçeve içine monte edilmiş ekseni etrafında dönebilen çıtalar üzerine yapıştırılarak her üç larvadan ikisinin alınmasıdır.
Metodun uygulanmasından sonraki aşama, şeritler halinde kesilen bu petek parçaların hücre kaidesi çıtalar üzerinde hücrelerin geliştirileceği yüzlerin aşağıya bakacağı konumda özel hazırlanmış ana arı üretim kovanında orjinal ana arı hücreleri geliştirilir. Bu metod istenilen yumurtalardan veya seçilen larvalardan ana arı yetiştirme olanağı vermektedir. Hücreler ana arıların çıkmasın yakın bir zamanda tek tek kesilerek ruşet kovanlara veya yapılan bölmelere dağıtılır.
Bu yöntem boş bir gömeç güçlü bir koloninin kuluçkalığında merkezi bir yere yerleştirilir ve bu gömeçte kuluçka çalışmalarının başlaması sağlanır. Larvalar 1-1,5 günlük olunca kovandan alınır. Daha sonra bu gömeç ortada bir sıra bırakılarak bitişik iki sıranın ortasından keskin ve ılık bir bıçakla kesilmek suretiyle şeritlere bölünür. Petek şeritlerinin bir yüzeyi kazınır, bozulmamış yüzeydeki gözlerden sırayla ikisi imha edilerek birisi bırakılır. Bu şekilde hazırlanan şeritler eritilmiş mum ve reçine karışımı ile uçlardan tahta çubuklara yapıştırılır ve alttan 1/4' ü kesilerek alınmış çerçevelerin altına yerleştirilir. Larva içeren gözleri aşağı gelecek şekilde hazırlanan bu çerçeveler yüksük yaptırılacak güçlü kolonilere yerleştirilir ve ana arı yüksükleri yapımı sağlanır.
Metodun uygulanmasından sonraki aşama, şeritler halinde kesilen bu petek parçaların hücre kaidesi çıtalar üzerinde hücrelerin geliştirileceği yüzlerin aşağıya bakacağı konumda özel hazırlanmış ana arı üretim kovanında orjinal ana arı hücreleri geliştirilir. Bu metod istenilen yumurtalardan veya seçilen larvalardan ana arı yetiştirme olanağı vermektedir. Hücreler ana arıların çıkmasına yakın bir zamanda tek tek kesilerek ruşet kovanlara veya yapılan bölmelere dağıtılır.
Bu yöntem boş bir gömeç güçlü bir koloninin kuluçkalığında merkezi bir yere yerleştirilir ve bu gömeçte kuluçka çalışmalarının başlaması sağlanır. Larvalar 1-1,5 günlük olunca kovandan alınır. Daha sonra bu gömeç ortada bir sıra bırakılarak bitişik iki sıranın ortasından keskin ve ılık bir bıçakla kesilmek suretiyle şeritlere bölünür. Petek şeritlerinin bir yüzeyi kazınır, bozulmamış yüzeydeki gözlerden sırayla ikisi imha edilerek birisi bırakılır. Bu şekilde hazırlanan şeritler eritilmiş mum ve reçine karışımı ile uçlardan tahta çubuklara yapıştırılır ve alttan 1/4' ü kesilerek alınmış çerçevelerin altına yerleştirilir. Larva içeren gözleri aşağı gelecek şekilde hazırlanan bu çerçeveler yüksük yaptırılacak güçlü kolonilere yerleştirilir ve ana arı yüksükleri yapımı sağlanır.

MİLLER METODU:
Bu metodta V şeklinde veya uç tarafı üçgen olacak şekilde kesilmiş temel peteler kullanılır. V veya ucu üçgen kesilmiş peteklerden dört parça bir çerçeveye yerleştirilir. Bu çerçeve damızlık kovandaki ana arının yuvarlandığı yere verilir. Şurup ile beslenen bu kovanda işçi arılar süratle bu petek parçalarını kabartarak ana arının yumurtlamasını sağlarlar. Yumurtlamayı takiben buradan alınarak özel hazırlanmış ana arı üretim kovanına konulan bu petekte çok uygun halde aynı yaşlı larvalardan ana arı yetiştirmek mümkün olur. Üretim kovanında peteğin kesilmiş V kenarları boyunca çok sayıda ana arı hücreleri geliştirilir. Bu hücreler ana arının çıkmasına yakın bir zamanda tek tek kesilerek ruşet kovanlara veya yapılan bölmelere dağıtılır.
Bu yöntemde boş bir çerçeveye yaklaşık 5 cm. boyunda ucu üçgen şeklinde kesilmiş temel petek parçaları takılır ve güçlü bir kovanın merkezi bir yerine yerleştirilir. Bir kaç gün sonra petek parçalarında kuluçka çalışmaları başlayınca koloni ana aırısı alınır ve bu çerçeve üzerinde doğal ana arı yüksükleri yaptırılır.

HOPKİNS METODU:
Bu metod çok iyi kalitede ana arılar üretmek için kendi adıyla anılan bir metod geliştirmiştir. Miller metodunda olduğu gibi temel petek geçirilmiş olan çerçeve damızlık kovana verilir. Bu petekteki damızlık ana arının yumurtalarından oluşan larvalar uygun yaşa geldiğinde petek yerinden alınır. Peteğin seçilen yüzündeki her üç sıra larva içeren petek gözlerinden iki sıra larvaları ile birlikte çıkarılır. Bu çıkarma işlemi petek yüzünde yatay ve dikey her iki doğrultuda uygulanır. Sonra petek özel taşıyıcısıyla işlem görmüş yüzü aşağıya gelecek şekilde özel hazırlanmış üretim kovanına yerleştirilir. Arılar petek yüzünde bırakılan larva gözlerinin etrafını çıkarılan petek gözleri boyunca genişleterek ana arı hücrelerini inşa ederler.
Bu peteğin yerleştirileceği özel tutucu için sıradan ballıklarda veya özel ballık katında konulacağı yer hazırlanır. Bu yerin çevresi, cep gibi yalıtım materyali olarak açık yavrulu ve genç işçi arılı peteklerle çevrilerek korunmalıdır.

AŞILAMA (DOOLİTTLE) METODU:
Ana arı yetiştirmede kullanılan materyale göre aşılama veya doolittle metodu olarak evrensel isimler verilir. Bu metod hemen hemen bütün ticari ana arı yetiştiricileri tarafından kullanılır. Çünkü üretim sürecinin tüm aşamaları arıcı tarafından hazırlanmakta ve kontrol altında tutulabilmektedir. Gelişmeler tamamen arıcının insiyatifindedir. Bu metodla yapay olarak hazırlanan ana arı temel yüksükleri kullanılır.
BU yöntemde ana arı üretiminde istenilen düzeyde başarıya ulaşabilmek için aşağıdaki hususlara dikkat etmek gerekmektedir.
1.Seçilen damızlık koloniden 24 saatlik veya daha küçük larvalar bulunmaktadır.
2.Yapay ana arı gözleri hazırlanmalıdır.
3.Yapay ana arı gözlerine konulacak larvaların beslenmesinde kullanılacak yeterli miktarda arı sütü üretilebilmesi için yetiştirici koloniler yeterince güçlü olmalıdır.
4.Larvalar damızlık koloniden yetiştirme kolonilerine aktarılması sırasında zedelenmelerine özen gösterilmelidir.
5.Yetiştirici koloniler gelişme dönemi boyunca arı sütü üretebilmeleri için şurup veya kekle beslenmelidir.
6.Yetiştirici koloniler uygun sıcaklıkta olmalıdır.
7.Yetiştirici kolonilerden çiftleşme kovanlarına aktarmada zedelenmemelerine özen gösterilmelidir.
8.Çıkan ana arının bakımı için çiftleştirme kovanlarında yeterli işçi arı bulundurulmalıdır.
9.Çiftleştirme ana arılar sürekli kalacakları kovanlara verilinceye kadar uygun şartlarda saklanmalıdır.
10.Çiftleştirilen ana arılar sürekli kalacakları kovanlara verilinceye kadar uygun şartlarda saklanmalıdır.
Doolittle metodu zor olmakla beraber deneyim gerektirmektedir. Yapılacak işler çok iyi planlanmalı ve damızlık yetiştirme başlatıcı ve bitirme kovanları ana arı üretim sahasına geliştirilmelidir.Kaynak geocities.

17.02.2007

ARIOTU (Phacelia tanacetifolia Bentham)

Ülkemiz ekolojik koşulların uygun oluşu nedeniyle büyük bir tarımsal potansiyele sahiptir. Birçok yörede kışın boş kalan alanlarda kışlık ara ürün olarak, bazı yörelerde ise erken ilkbaharda ekilerek yazlık olarak yetiştirilebilecek tek yıllık bir bitki de Arı otu (Phacelia tanacetifolia Bentham)'dur. Arı otu, erken ilkbaharda bölge arıcılığı için gerekli polen ve nektar kaynağı sağlama bakımından son derece uygun bir bitkidir. Arı otu Hydropllaceae familyasından ve Phacelia cinsinden tek yıllık bir tür olup, dik olarak gelişmekte ve 60-100 cm kadar boylanmaktadır. Sapın üzeri dikenimsi tüylerle kaplıdır. Yapraklar sap üzerinde almaşıklı olarak dizilidir. Çiçek salkımları sapın daha üst boğumlarından çıkmaktadır. Bir çiçek salkımında çiçeklenme, salkımın alt kısmından başlamakta ve yaklaşık bir hafta sürmektedir. Çiçeklenme süresi bir bitki için 1 ay, bir tarla için ise 1,5-2 aydır. Bu derece geniş bir çiçeklenme seyri, hemen hemen çoğu tarla bitkisinde görülmemektedir. Çiçekleri genellikle mor renkli, bazen sarı- beyaz renklidir. Yapılan araştırmalar 1 m2 alanda 3500-4000 adet çiçek oluşturabileceğini göstermiştir. Arı otu balarılarının nektar ve polen kaynağı olarak dünyanın en üstün 20 bal bitkisi içerisinde yer almakta; ABD, Almanya, Rusya ve Yugoslavya gibi ülkelerde bal arılarının yararlanılması amacıyla yetiştirilmektedir. Arı otundan Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde Arı merası olarak yararlanılmaktadır.Kaynak herbalistatabay.

14.02.2007

BAL ARISI KOLONİSİ VE ARI ARKLARI

BAL ARISI KOLONİSİ VE ARI IRKLARI
A- Bal Arısı Kolonisi
Bal arıları, koloni adı verilen topluluklar halinde yaşayan sosyal böceklerdir. Koloni hayatında yardımlaşma ve iş bölüşümü esas olup kolonideki her bireyin kendine özgü görevleri vardır.
Kolonide bireyler arası iletişim, bireyler tarafından vücut dışına salgılanan ve diğer bireylere mesaj veren feromon adı verilen kimyasal maddeler vasıtasıyla gerçekleşir. Bir arı kolonisinde ana arı, işçi arı ve erkek arı olmak üzere üç farklı birey vardır. Ana arı ve işçi arılar dişi bireyler olup döllü yumurtalardan gelişirlerken erkek arılar dölsüz yumurtalardan gelişirler. Arı kolonilerinde kışın sadece dişi bireyler mevcut olup erkek arılar ilkbaharda yeni sezonla birlikte görülürler.
B- Koloni Bireyleri ve Görevleri
1. Ana Arı ve Görevleri
Normal koşullar altında her arı ailesinde sadece bir adet ana arı bulunur. Görevi, yumurtlayarak yeni nesillerin meydana gelmesini ve koloninin sürekliliğini sağlamaktır. Ana arının vücut yapısı ince ve uzun, rengi diğer bireylere göre daha açık ve parlaktır. Özellikle kolonide yavru yetiştirme aktivitesinin yüksek olduğu dönemlerde karın çok uzundur.
Ana arı, genellikle kendisini çevreleyen, temizliği ve beslenmesiyle ilgilenen bir grup işçi arı arasında görülür. Yaşamı süresince sadece çiftleşme amacıyla ya da koloninin oğul vermesi durumunda kovan dışına çıkar. Kendi kendine beslenemez. Beslenmesi, bakıcı işçi arıların ağzına arı sütü vermeleri şeklinde olur. Tek görevi yumurtlamaktır. Ana arı işçi arıya göre daha uzun ve daha az çentiği bulunan iğneye sahiptir. Bu nedenle iğnesini batırıp çıkararak defalarca kullanabilir. Ana arı, iğnesini rakip ana arılara karşı kullanır.
Ana arı; ana arı hücresi, ana arı memesi veya ana arı yüksüğü denilen özel bir göz içerisinde gelişir ve gelişme süresi 16 gündür. Hücreden çıktıktan sonra ortalama 1 hafta içinde güneşli, sıcak ve rüzgarsız bir günde ve öğleden sonra çiftleşme uçuşuna çıkarak havada erkek arılarla çiftleşir. Değişik nedenlerden dolayı yeterli sayıda erkek arıyla çiftleşemeyen ana arı daha sonraki günlerde 2-3 defa daha çiftleşme uçuşuna çıkabilir. Çiftleşmesini tamamlayan ana arı kovanına döner ve 2-3 gün sonra yumurtlamaya başlar. Ana arı kovan içi ve kovan dışı şartlara ve kalitesine bağlı olarak günde ortalama 1.500-2.500 adet yumurta yumurtlayabilir.
Ana arı salgıladığı feromonla işçi arıları etrafına çeker, kolonide birliği ve düzeni sağlar. Feromon kokusunu algılayan işçi arılar kolonideki işleri düzenle yürütürler. Aynı zamanda bu feromonlar işçi arıların yumurtalıklarının gelişmesini ve kolonide yeni bir ana arı yetiştirmelerini önler. Herhangi bir nedenle ana arısız kalan ve ana arı yetiştirme olanağı bulunmayan bir kolonide işçi arılardan bazılarının yumurtalıkları gelişerek yalancı ana arı meydana gelir. Yalancı ana arılar sadece dölsüz yumurta yumurtlayabileceklerinden koloni zamanla erkek arılarla dolar ve söner.
Ana arıların ortalama yaşam süreleri 3-5 yıl olmakla beraber 7 yıla kadar yaşayabilirler. Ancak artan yaş ile birlikte giderek daha az yumurtlarlar ve daha fazla oranda dölsüz yumurta bırakırlar. Bu nedenle teknik arıcılıkta genç, sağlıklı ve verimli ana arılarla çalışmak esas olduğundan kolonilerin ana arıları her 1-2 yılda bir değiştirilmelidir.
2. İşçi Arı ve Görevleri
İşçi arılar, döllenmiş yumurtalardan meydana gelirler. Koloninin gücüne ve mevsime bağlı olarak kolonideki işçi arı sayısı kış aylarında 10.000-20.000 arasında değişirken, ilkbaharda sayıları giderek artar ve yaz aylarında 60.000-80.000 adet olabilir. Kolonilerin gücü, sahip oldukları işçi arı varlığı ile belirlenir. Başta bal üretimi olmak üzere diğer tüm arı ürünleri üretimi, ekonomik olarak ancak güçlü kolonilerle yapılabilir. Güçlü bir koloni için, kolonide genç ve kaliteli bir ana arının bulunması zorunludur.
Normal koşullar altında yumurtlama hariç kolonideki bütün işler olağanüstü bir işbirliği içinde işçi arılar tarafından yapılır. İşçi arıların kolonideki başlıca görevleri; kovan temizliği, arı sütü ve balmumu salgılama, petek örme, yavru bakımı, kovanın havalandırılması, ana arının bakım ve beslenmesi, kovan bekçiliği, kovana nektar, polen, propolis, su taşıma ve balın olgunlaşmasını sağlama gibi görevlerdir.
Ömürleri kısa olan işçi arılar, ağır bir çalışma temposu ve yıpranma nedeniyle ilkbaharla sonbahar arasındaki dönemde 35-40 gün yaşarken, kışlayan işçi arılar daha uzun süre yaşarlar. Kuluçka süresini tamamlayıp petek gözünden çıkan işçi arıların görevi hemen başlar. Ancak farklı görevler farklı yaşlarda yapılır. İşçi arının yaşı, görevin yerine getirilmesinde belirleyici olan en önemli faktördür. Yaşa göre yapılan ve kovan içi hizmet olarak adlandırılan bu görevler aşağıdaki gibi sıralanabilir. İşçi arı;
· 0-3 günlük yaşta; kendisini ve yavru gözlerini temizler ve yavrulu gözler üzerinde dolaşarak kuluçka sahasında gerekli sıcaklığın oluşmasını sağlar.
· 3-6 günlük yaşta; petek gözlerinden aldığı çiçek tozu ve bal ile hazırladığı karışımla yaşlı larvaları besler.
· 5-15 günlük yaşta; arı sütü salgılayarak genç larvaları besler.
· 12-18 günlük yaşta; balmumu üretip petek örer ayrıca kovan temizliğiyle de uğraşır.
· 18-20 günlük yaşta; kovan uçuş deliğinde ve uçuş tahtası üzerinde nöbet tutarak kovan bekçiliği yapar.
İlk 20 gününü kovan içinde, kovan içi hizmetlerle tamamlayan ve 21 günlük olan işçi arılar artık kovan dışı hizmetler için hazırlardır. Ömürlerinin geri kalan kısmını kovan dışında ve arazide çalışarak kovana nektar, polen, propolis ve su taşırlar. Kovan dışı görevleri yapan bu arılara "tarlacı arılar" denir. Tarlacı arıların kovan dışı hizmetleri aşağıda sıralanmıştır.
a) Polen Toplama
Arılar beslenme ve özellikle yavru büyütmek için mutlaka polene ihtiyaç duyarlar. Polen protein, yağ, vitamin ve mineral madde kaynağıdır. Polen olmadan koloni kuluçka faaliyetini sürdüremez, işçi arılar arı sütü salgılayamaz.
İşçi arı, çiçekleri dolaştıktan sonra vücudu üzerindeki poleni orta bacağındaki tüyler vasıtasıyla arka bacaklarında bulunan polen sepetine aktararak kovana getirir ve petek gözüne bırakır. Kovan içi hizmeti gören genç işçi arılar bu poleni göz içerisine çene ve başı ile yerleştirir ve dili ile de nemlendirirler.
Bir polen yükü olan iki polen kümesini yapabilmek için 50-100 çiçeğin ziyaret edilmesi gerekir. Bir petek gözünün polenle dolması için 1500 yonca çiçeğinin ziyaret edilmesi lazımdır. Polen toplamak için günlük uçuş sayısı ortalama 6-8 olmasına rağmen bu sayı 45'e kadar çıkabilmektedir. İşçi arının arka bacağında taşıdığı bir polen kümesinin ağırlığı 12-25 mg arasında değişmektedir. Koloniye polen getiren arı, polen kaynağının yerini ve kovandan olan uzaklığını petek üzerinde "ARI DANSI" denilen özel bir dans yaparak diğer arılara tarif eder.
b) Nektar Toplama
Arıların bal yapmak üzere çiçeklerden topladıkları şekerli sıvıya nektar (bal özü) denir. Arı, bir çiçekte nektar olup olmadığını diliyle belirler. Ayrıca nektarın kokusunu da algılayarak nektar olup olmadığını anlar. Arı, nektarı bulduğu anda hızla kursağına (bal midesi) çeker, kursağını dolduruncaya kadar çiçekleri dolaşır. Arı, küçük çiçeklerden 1000-1500 çiçek ziyaret ederek kursağını doldururken bazen büyük çiçeklerden 100 ziyaretle kursağını doldurabilmektedir. Nektar taşıyan bir arının günlük sefer sayısı ortalama 8-10'dur. Bu sayı 24'e kadar çıkabilmektedir. Arının bir seferde taşıyabildiği nektar miktarı 30-50 mg'dır. Koloniye nektar getiren arı polen toplamada olduğu gibi petek üzerinde dans ederek nektar kaynağının yerini ve kovandan olan uzaklığını kendisini izleyen diğer arılara tarif eder. Getirdiği nektardan bir miktar kendisini izleyen arılara vererek taşıdığı nektarın şeker konsantrasyonu (yoğunluğu) hakkında bilgi verir. Arılar şeker konsantrasyonu yüksek olan nektarları tercih ederler.
Nektar taşıyan arı, kovan içerisine girdiği zaman nektarı kovan içinde görevli arı veya arılara aktarır, onlar da petek gözlerine yerleştirirler. Nektarın bala dönüşümü için hem fiziksel hem de kimyasal değişime ihtiyaç vardır. Fiziksel değişim su oranının azaltılması, kimyasal değişim ise nektarda bulunan sakkarozun enzimlerle glikoz ve früktoza indirgenmesidir.
c) Propolis Toplama
Propolis toplayan arılar, propolis kaynağını çenesi ile ısırır, ön bacakları yardımıyla koparır ve polen sepetine atarak kovana getirirler. Kovan içerisinde diğer arılar propolisi çekerek küçük parçalar halinde alıp istedikleri yerlere yapıştırırlar. Arılar propolisi, kovan çatlak ve patlaklarının kapatılmasında, kovanın dezenfekte edilmesinde ve kovana giren ve dışarı atılamayan herhangi bir canlının propolisle kapatılarak kokuşmasının önlenmesinde kullanırlar.
d) Su Taşıma
Yaşayan bütün organizmaların suya ihtiyaç duymaları gibi arılar da suya ihtiyaç duyarlar. Arılar suyu, yavru büyütmede, kovan içini serinletmede ve nemlendirmede kullanırlar. Suyu kovana taşıyan arılar, kovan içine geldiklerinde getirdikleri suyu diğer arılara aktarırlar. Sadece bir arıya aktarabileceği gibi 18 arıya kadar dağıttığı da görülmüştür. Su kaynağının yeri, su taşıyan işçi arılarca nasanof feromonu ile işaretlenip diğer arılar tarafından daha kolay bulunması sağlanır.
Su, sıcak ve kurak havalarda polen ve nektar gibi depolanmaktadır. Su depolama işi peteğin üst kısmına, bal mumu ile yapılan küçük bölmelere olur. Su taşıyan arılar 1 günde ortalama olarak 50 sefer yaparlar. Kovana taşınan su miktarı ortalama 25 mg olup 50 mg'a kadar çıkabilir. Dolayısıyla bir arı bir günde 1250 mg su taşıyabilir. Böylece kovana 1 litre suyun taşınabilmesi için 800 arının gün boyunca su taşıması gerekir.
3. Erkek Arı ve Görevleri
Döllenmemiş yumurtalardan gelişen erkek arılar koloninin iri ve tombul bireyleridir. Çevre koşullarına ve koloninin gücüne bağlı olarak kolonilerde Nisan-Mayıs aylarından itibaren erkek arıları görmek mümkündür. En çok oğul mevsiminde görülen erkek arıların boyu, ana arının boyu kadar uzun değildir, fakat işçi arılardan ve ana arıdan daha geniş ve iridir. Erkek arılar çok kısa bir dile sahiptir. Bu nedenle çiçeklerden nektar alamazlar ve iğneleri olmadığı için kendilerini de koruyamazlar.
Kolonideki erkek arı miktarı, sezona ve kolonideki koşullara bağlı olup oğul mevsiminde 500-2.000 arasındadır. Koloniler, ilkbahar ve yaz başlarında erkek arı yetiştirmeye başlarlar. Geç sonbaharda ve kış aylarında normal koşullarda kolonilerde erkek arı bulunmaz. Son derece obur olan erkek arıların başlıca görevi çiftleşme uçuşuna çıkan genç ana arılarla çiftleşmektir. Erkek arı, genç ve çiftleşmemiş ana arıyı havada yakalar ve onunla çiftleşir. Ana arıyla çiftleşen erkek arı çiftleşme organını kaybeder ve ölür. Ortalama yaşam süresi 55-60 gündür.
İşçi arılar, ergin erkek arıları koloniden atmak veya erkek arı yumurta ve larvalarını tahrip etmek suretiyle kovandaki erkek arı sayısını düzenlerler. Erkek arı yumurtalarının ancak % 50-56'sının ergin arı olarak gelişmesine fırsat verilir.
Erkek arılar, genellikle 5-7 günlük olunca uçarlar. Erkek arılarda en yoğun uçuş aktivitesi günün en ılık saatleri olan saat 14-16 arasında olup genellikle sıcaklık 18-20oC'in üzerine çıkmadıkça uçmazlar. Uçuş amacı; çevreyi tanıma, dışkılama veya çiftleşme olabilir. Günde ortalama uçuş sayısı 2-4 olup bu sayı 17'ye kadar çıkabilir. Uçuşa çıkmadıkları zamanlarda kovanda ballı çerçeveler üzerinde dururlar ve beslenirler. Yaz sonu veya sonbahar dönemlerinde işçi arılarca zorla kovandan dışarı atılarak ölüme terk edilirler.
C- Arı Irkları
Arı ırkları; büyüklük, renk, dil uzunluğu, vücudun kıl örtüsü, balmumu bezlerinin şekil ve büyüklüğü, kanat damar yapısı ve kanat büyüklüğü gibi morfolojik özelliklerle birbirlerinden ayrılırlar. Bu güne kadar yapılan taksonomik çalışmalarda dünyada 24 arı ırkı kesin olarak tanımlanmıştır. Bunlardan ancak bazıları ekonomik öneme sahip olup ekolojik şartların elverdiği her yerde yetiştirilirler. Ekonomik değer taşıyan arı ırkları içinde İtalyan, Kafkas ve Karniyol ilk sıralarda yer alırlar.
1. İtalyan Irkı
İtalyan arısı (Apis mellifera ligustica) olarak da adlandırılan bu ırk, ılıman iklim kuşaklarında yetiştirilir. İnce karın ve nispeten uzun bir dile sahiptir. Bu ırkta kıllar sarı renkte olup bu durum erkek arılarda daha belirgindir.
İtalyan ırkı arılar sakin yaradılışlıdırlar. Çoğalma kabiliyetleri fazladır. Yavru büyütme yeteneği fazla olup erken ilkbaharda kuvvetli koloni oluştururlar. Bol nektar toplayarak çok bal yaparlar. Oğul verme meyilleri zayıftır. Obur oldukları için kış mevsiminde fazla bal tüketirler. Kısmen uzun dilleri sayesinde yonca çiçeklerinden kolaylıkla yararlanırlar. Üstün petek örme özelliği İtalyan arısını, arılar arasında en iyi petek ve petekli bal üreten arı haline getirmiştir. Bu olumlu özelliklerine karşın yön tayin etme duyguları zayıftır ve yağmacılığa eğilimlidirler.
2. Karniyol Irkı
Karniyol arısı (Apis mellifera carnica), ince yapılı ve uzun dillidir. Kısa ve sık bir kıl örtüsüne sahiptirler. Gri arılar da denilen Karniyol arısının kitini çok koyu renktedir ve genellikle 2. ve 3. halkalar üzerinde kahverengi noktalar, bazen de kahverengi çizgiler vardır.
En sakin ve uysal arı ırkıdır. Yavru üretme kabiliyetleri çok iyidir. Küçük aileler halinde kışladıklarından yiyecek tüketimleri azdır. Polen miktarı yeterli olduğu sürece yavru büyütme uzun süre devam eder. Sonbaharda ailenin nüfusu süratle azalır. Çok sert iklim şartlarında bile kışlama yetenekleri iyidir. Oğul verme eğilimleri yüksektir. Yön tayin etme ve kovanlarını bulma duyguları kuvvetlidir. Yağmacılığa karşı meyilli değildirler. Çok az propolis kullanırlar ve bu yüzden yavru hastalıklarına karşı çok hassastırlar. Çevre şartları değişikliklerine uyma kabiliyetleri yüksektir.
3. Kafkas Irkı
Kafkas arısı (Apis mellifera caucasica) biçim, büyüklük ve kıl örtüsü bakımından karniyol arısına benzer. Kitin rengi koyudur fakat birinci karın halkası üzerinde kahverengi noktalar görülür. Kafkas ırkı, bilinen arı ırkları içinde en uzun dile sahip olan ırktır.
Uysallıkları ve petek üzerindeki sakinlikleri bu ırkın en tipik özellikleridir. Yavru verimleri yüksektir ve kuvvetli aileler meydana getirirler. Fakat en kuvvetli oldukları devre yaz ortasıdır. Oğul verme meyilleri zayıftır. Propolisi çok kullanırlar. Nosema hastalığına karşı hassasiyetleri dolayısıyla kuzey bölgelerinde kışlama durumları pek iyi değildir. Yağmacılığa meyillidirler. Bal verimleri yüksektir.
4. Yerli Irklar
Anadolu arısı (Apis mellifera anatoliaca) olarak da isimlendirilen bu ırk, Anadolu'nun büyük kısmında yayılış göstermektedir. 1953 yılında ırk düzeyinde sınıflandırılmıştır. Anadolu arısı, İngiltere ve ABD'ne götürülerek bu ülkelerdeki ıslah çalışmalarında kullanılmıştır. Ege formu gibi değişik alt türlerinin olabileceği bildirilmektedir. Anadolu arısı esmer ve küçük yapılı arılardır. Olumsuz kış şartlarına çok dayanıklı olup yavru ve bal üretim kabiliyetleri yüksektir.

ANA ARININ ÖNEMİ VE DAMIZLIKLARIN SEÇİMİ

Ana Arının Önemi
Arı ömrünün çok kısa oluşu, doğadaki kaynakların zamanında ve en iyi şekilde değerlendirilmesini gerektirir. Polen kaynaklarının bol olduğu ilkbahar aylarında koloni gelişmesini tamamlayabilmeli, nektar akış döneminde de yeterli bal toplayabilmelidir. Verimli ve kazançlı bir arıcılık için oluşması gereken bu şartlar direkt olarak koloninin sahip olduğu ana arının genetik ve fiziksel özelliklerine bağlıdır.

Damızlıkların Seçimi ve Hazırlanması
Damızlık olarak kullanılacak ana arılar, ait olduğu ırkın tüm özelliklerini belirgin bir şekilde göstermeli ve gerekli seleksiyon aşamalarından geçmiş olmalıdırlar. Ticari ana arı üretimi yapan kuruluşlar, üretimlerini damızlık değeri taşıyan ve nesilleri test edilmiş, tercihen damızlık sertifikası almış ana arılardan yapmalıdırlar. Sertifikalı damızlık ana arılar, ya yapay tohumlanmış ya da izole çiftleştirme alanlarında çiftleştirilmiş olmalıdır. Arıcı şartlarında damızlık koloni temin edilemediği taktirde en basit olarak; ilkbahar gelişme hızı yüksek, önceki yıllarda en çok balı üreten, oğul vermeyen, hiçbir zaman hastalığa yakalanmamış, sakin ve uysal mizaçlı koloniler damızlık olarak kullanılabilir. Damızlık kolonilere, transferden 4-5 gün önce uygun renkte kabarmış petek verilerek aşılamanın yapılacağı gün istenen yaşta larva bulunması sağlanır.

ARICILIĞIN AİLE EKONOMİSİNDEKİ YERİ

Arıcılığın Aile Ekonomisindeki Yeri
Arıcılık diğer tarımsal faaliyetlere göre daha az sermaye ile yapılabilen ve kısa sürede kazanç sağlayan bir faaliyettir. Arıcılık yapmak için kapalı bir alan yapımına veya arazi satın alınmasına gerek yoktur. İyi planlandığı veya diğer arıcılarla işbirliği yapıldığı takdirde ikinci bir meslek olarak boş zamanlarda bile yapılabilir. Ayrıca, aile fertlerinden herhangi birisinin kolaylıkla yapabileceği bir faaliyettir. Bu yönüyle, aile ekonomisi için asıl veya yan gelir kaynağı olabilir. Özellikle kırsal kesimde aile bütçesine önemli katkılar sağlar.

ARICILIĞIN BİTKİSEL ÜRETİMDEKİ YERİ

Arıcılığın Bitkisel Üretimdeki Yeri
Yukarıda da bahsedildiği üzere, bitkilerin tohum ve meyve üretebilmeleri için çiçeklerin yeterli miktarda tozlaşmaları gerekmektedir. Bal arıları, özellikle açık alanlarda tozlaşmayı (polinasyon) en iyi yapan böceklerdir. Bal arılarının değişik evrim aşamalarından geçerek nektar ve polenle beslenme sistemine geçmeleri ve bu amaca uygun organlarının oluşumu bitkilerin tozlaşma ihtiyaçlarının karşılanması ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle vücut yapıları ve beslenme tarzları gereği çok iyi tozlayıcı olan arılar, nektar salgılamaları ile çiçekler tarafından cezbedilirler. Nektar ve polenin arılar tarafından toplanması sırasında da tozlaşırlar. Bitkilerin tozlaşma ihtiyaçlarını, tozlaşmada bal arılarının önemini ve bu yolla sağlanacak ürün artışını iyi bilen dış ülkelerdeki üreticiler bitkilerin çiçeklenme dönemlerinde arı kolonisi kiralayarak daha fazla ve daha kaliteli ürün elde ederler. Bu konu maalesef ülkemizde yeterince bilinmemekte ve büyük miktarlarda ürün kayıpları meydana gelmektedir.

Arılarla sağlanan tozlaşmadan; başta badem, elma, kiraz, şeftali, armut, kayısı, erik ve çilek gibi meyve türleri; pamuk, ayçiçeği ve anason gibi tarla bitkileri; kavun ve karpuz gibi bahçe bitkileri; fiğ, üçgül, yonca ve korunga gibi yem bitkileri olmak üzere hemen hemen tüm bitki türleri fayda sağlar. Bunun yanında, bazı bitki türlerinin tozlaşması sadece arılar aracılığı ile gerçekleşir ve bitkinin sürekliliği arıların varlığına bağlıdır.

Bitkisel üretimde bulunan üreticiler; bitkilerin tozlaşma istekleri, bitkiye has tozlayıcılar, tozlaşma etkinliğinin artırılması ve bu amaçla bal arılarının kullanılması konularında bir uzmanın görüş ve önerilerini alarak üretim miktarlarını ve ürün kalitesini artırabilirler.

ARICILIĞIN TARİHÇESİ VE GELİŞMESİ

1. Arıcılığın Tarihçesi
Arıcılığın tarihçesi insanların mağara hayatı yaşadığı on binlerce yıl öncesine kadar gitmektedir. M.Ö. 7000 yıllarına ait mağaralara çizilen resimler, çok eski tarihlere ait arı fosilleri ve benzeri tarihi buluntular bu görüşü doğrulamaktadır. İlk insanlar doğal olarak ağaç kovukları ve kaya oyuklarına yuvalanan oğulları öldürerek ballarından yararlanmışlardır.

Tarihi gelişim içinde taş devrinden itibaren; önce mantar ve ağaç kütükleri sonra da toprak ve kilden yapılmış kaplar kovan olarak kullanılmış ve zamanla bugün kullanılan kovanlar geliştirilmiştir. Gerçek arıcılık, insanların ağaç kovukları içinde yuvalanan arıları öldürmeden bir miktar bal almaları ve bir miktar balı da arılara bırakmaları ile başlamıştır. Arıların gen merkezlerinin Orta-Doğu ülkeleri olduğundan arıcılığın ortaya çıkması bu ülkelerde olmuştur. Bununla birlikte M.Ö. 1300 yıllarına ait olduğu sanılan ve Hititler devrinden kalma Boğazköy'deki taş yazıtlarda arılardan bahsedilmesi arıcılığın Anadolu'da da çok eski tarihlere dayandığını göstermektedir.

2. Arıcılığın Gelişmesi
Son birkaç yüzyıl öncesine kadar çok uzun bir süre ilkel olarak yapılan arıcılık, bir çok bilimsel buluş ve gelişmelerin ışığında günümüz arıcılığına kadar gelişme süreci yaşamıştır. Günümüz arıcılığına gelinmesinde; 1787 yılında ana arının havada çiftleştiğinin tespiti, 1845 yılında arı üreme biyolojisinin izahı, 1851 yılında çerçeveli fenni kovanın keşfi, 1857 yılında kılavuz petek kalıplarının bulunuşu, 1865 yılında bal süzme makinesinin icadı, 1882 yılında larva transfer yöntemiyle ana arı yetiştirme tekniğinin keşfi ve 1926 yılında ana arılarda yapay döllemenin bulunuşu gibi icatlar katkıda bulunmuştur.

3. Teknik Arıcılık
Teknik arıcılık, bir amaç doğrultusunda "Arıları Kullanabilme ve Yönetebilme Sanatı" olarak adlandırılabilir. Teknik arıcılık için bilgi ve tecrübeye ihtiyaç vardır. Aksi halde, bilgi ve tecrübe olmadan teknik arıcılık hatta sıradan bir arıcılık bile yapmak mümkün değildir. Arıcılığa başlamadan önce arı ailesi (koloni), aile bireyleri ve koloninin yaşam düzeni ile arıcılığı ilgilendiren diğer konularda bilgi sahibi olunmalıdır.

Bilgi ve tecrübeden yoksun yapılacak arıcılık ekonomik kazanç bir yana, başarısızlıkla sonuçlanır. Arıcılığa başlarken, arıcılık yapılacak bölge iyi seçilmeli, bölgenin bitki örtüsü ve iklimi arıcılık için uygun olmalıdır.
Kaynak www.tarim.gov.tr

4.02.2007

KIŞMI İLKBAHARMI

İlkbaharmı desem kışmı desem her iki sininde ortak adı varmı acaba?
Çağla çiçeğinin üstüne kar yağdığını yeni gördüm arılarda şaşırdı polenmi toplasınlar salkımmı yapsınlar ALLAH sonumuzu hayırlı eder İNŞALLAH

AH BİR ÇOCUK OLSAYDIK

Bunlarda benim küçük arılar
Arılar içerde iken rahat oynasınlar.